Ayvalıkta salı günleri Sarımsaklıda,Perşembeleri ise Ayvalık merkezde pazar kuruluyor.Daha önce Sarımsaklıda ki pazara gitmiş bayılmıştım herşey üreticiden tüketiciye birebir sunuluyordu.Pazarda çiftçi teyzeler,amcalar yada bahçesinde üretenler getirip hem ucuz hemde lezzetli bir çok şeyi satıyorlardı.Bu kez Ayvalığın pazarına gitmek istedim.Ama hiç hayal ettiğim gibi değildi ilk başta kendimi Bakırköy pazarında hissettim her yer kıyafet doluydu.Sonra teyzelere sorup meyve sebze bölümünün daha ilerde olduğnu öğrenince sevindim.
Mis gibi baharat kokuları pazarı hakimiyeti altına almıştı bile.
Bu kurutulmuş kekikmiş harika bir kokusu var.Önce alıp İstanbula getirmeyi düşündüm ama o kadar yoğun kokusu varki yolda nefesimiz kesilir diye vazgeçtim.
Bunlarda kurutulmuş papatya.Bu aralar "Organik" kelimesine kafayı takmış durumdayım.Ne demek organik? Türkçe bir kelimemi bunun yerine Türkçe olarak"doğal ürün" desek ya.Pazarcı amca bu papatyaların organik olduğunu söyledide.Çok şaşırdım.
Buda pazarın gülü nine.Tezgahtakiler kendi bahçesinden oğluyla birlikte satıyor.Çok tatlı bir nine poz ver şöyle afillisinden diyorum.Ben utanırım bu yaştan sonra diyor kikirdiyor...
Bu ne bilmiyorum ben çağlaya benzettim.Nine satıyordu.Lafa dalıp sormayı unutmuşum derken
Öznur arkadaşım bu bitkinin taze nohut olduğunu kuruyunca bildiğimiz nohut olacağını yazmış.Çok şaşırdım hiç görmemiştim.Kendisine teşekkür ediyorum.
Bunlar kabak çiçeği Ayvalıkta dolması çok meşhur.
Bunlarda kabak bunlarla ne güzel dolma olur diye düşünüp iç geçiriyorum.Ama eve gelene kadar bozulur diye alamıyorum.
Pazarda komşu adalardan gelmiş bir sürü misafir vardı.Ayvalıkta pazar kurulduğu günler gelip alışveriş yapıp elleri kolları dolu geri dönerlermiş.Hatta pazar ahalisinin çoğu Yunanca biliyor ve konuşuyordu.
Kirazlar o kadar iri şeftaliler o kadar güzel görünüyordu ki alıp yıkayamadan bir kısmını oracıkta yiyiverdik.Neyse pazarda çeşmede varmış yıkayıp yemeye devam ettik.
Ve pazarında Ayvalığında sonu yarın Zeytin yağlı taze fasulye ile görüşmek üzere...