Ayvalık Tostu

Ayvalık tost ekmeğini ikili grup halinde kesin.Ortasını açıp kaşar peyniri ve sucuk dilimleri yerleştirin.Tost makinasında tostu hazırladıktan sonra makinadan alıp içini açın ve rus salatası,ikiye bölünmüş kornişon turşu,salçalı sosta pişirilmiş sosis ve dilimlenmiş domates ile içini doldurun .

Ayvalık Kültürü

Ayvalık Hakkında Ulaşmak istedikleniriniz Burada...

Ayvalıkta Çekilen Filmler

Sinemamızda yurt sevgisini anlatan güzel filmlerden biri.Ayvalıkta çekilmesi filmi biraz daha ön plana çıkarıyor.

Ayvalıkta Balıkçılık

Ayvalık eşsiz koylara, adalara sahip bir kıyı kenti.Bu kıyı ve adalarda masmavi deniz ve yemyeşil orman insana eşsiz bir huzur verir.

Ayvalık Haberler

Ayvalıkta Meydana Gelen Olaylar.

Sayfada Ara

25 Haziran 2011 Cumartesi

Türkiye'nin İlk Boğaz Köprüsü



Eski yıllarda tekneler ile yapılan taşımacılık turizm’inde gelişmesi ile birlikte yeni ihtiyaçlar doğurdu böylelikle 1970’li yıllarda Türkiye’nin ilk boğaz köprüsü olma özelliğini taşıyan ve Lale adası ile Cunda ( Alibey ) adasını birbirine birleştiren köprü inşa edildi.

Cundaya ulaşımda; Ayvalık’ı geçerek Lale adasına vardıktan yaklaşık 1 km sonra Köprü sizi karşılar ve böylelikle cennet ada cunda ya adımınızı atarsınız. Tercih sizin az ilerinizde yol ikiye ayrılır düz olarak devam edersiniz, ada’nın arka deniz olarak adlandırılan bölümünden Cunda Adası merkezine ulaşabilirsiniz. Burası ”Eski Yol” olarak adlandırılır.(Yine ulaşımı belediye otobüsleri ile sağlamaktaysanız otobüslerin üzerindeki yazılara dikkat etmenizde fayda var her 30 dk da bir Ayvalık merkezden kalkan otobüsler eski ve yeni yolu kullananlar olarak ayrılmakta).

Yeni yol eski yol a oranla daha fazla virajlı bir yoldur ancak her ikisininde merkeze uzaklığı hemen hemen aynıdır.

Ayvalık ,Taş Kahve

“Taş Kahve”nin tarihi hikayesi Osmanlı İmparatorluğunun uzak adasında, yani Girit’te, Adile’den doğma Nuri oğlu mübadil Giritli Hüseyin Bey ile başlar.

Bilindiği gibi Girit, Osmanlı topraklarına en son katılan ve Osmanlı egemenliğinin en gevşek örüldüğü coğrafyadır. Burada başta Resmo, Hanya ve Kandiya olmak üzere Müslümanlarla Rumlar 150 yıl dostça yaşamışlardır. Ancak Osmanlı çözülüp, parçalanmaya ve milliyetçilik akımları etkisini göstermeye başlayınca bu tablo hızla
değişir. Girit’te de Yunan isyanı sırasında bir süredir yaşanan isyanlar artar .Özellikle Resmo ve Hanya’da yoğun çatışmalar yaşanmaya başlar.

Giritli Hüseyin Bey, Resmo’da diğer Giritler gibi çiftliklerinde ve zeytinliklerinde çalışmakta hem de meydandaki büyük çınarın altındaki “TAŞ KAHVE”Yİ babası Nuri bey ile beraber çalıştırmaktadır.

Ama özellikle Mora isyanından sonra ortaya çıkan milliyetçi akımlar Giritli Hüseyin Bey ve ailesi için o zamana kadar hiç duymadıkları ve bilmedikleri endişeler yaşamalarına neden olmuştur. Giritçe konuşan Rumlar ve Türkler artık dostluklarını sorgular, ayrı kahvelere gider olmuşlardır.

1912-1922 yılları Balkanlar’da, Ege Adalarında ve Anadolu’da büyük acıların yaşandığı yıllardır. Yunanistan’da yerleşik Müslümanlarla Türkiye’de yerleşik Ortodoks Rumların zorunlu göçünü öngören Mübadele Sözleşmesinin imzalandığı bu yıllar, 1922 yılında Lozan Barış Konferansı toplandığında, buralarda yaşayanlara hiç sormadan iki milyon civarında insan yurtlarından kopartılarak, yeni yerleşim bölgelerinde yaşamaya mecbur edilmiştir. Adada Müslüman halk için 19. yüzyıl sonlarında başlayan göç Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi ile zorunlu hale
gelmiştir.

Baba Nuri bey’in yüreği kökünden koparılmaya dayanamaz. Girit’ten ayrılamadan vefat eder. Hüseyin bey annesi Adile Hanım babasının mezarını ve yüreklerini Giritte bırakarak onları Türkiye’ye götürecek olan vapura binerler.

Yıl 1923 Anne oğul için yeni vatan artık mübadillere gösterilen Ayvalık Cunda adasıdır. Anne Adile Hanım hep “burası Girit’e benziyor” diyerek hasretini gizlemeye ve oğlunun yeni vatanda kök salmasına destek olmaya çalışır.

Burada onlara verilen kahve Girit Resmo’daki kahveleri gibi büyük bir kahve değildir. Ama artık vatan burasıdır. Hüseyin bey hem annesini hem de ailesini geçindirmek zorundadır. Yeni vatanında ve yeni kahvesinde mutludur.

Yıl 1927. Bir gün Hüseyin Bey tesadüfen şimdiki “Taş Kahve”nin satılacağını öğrenir. Hemen yanındakilere kırık Türkçesi ile “benim param var ve burayı çok sevdim mutlaka satın almalıyım” der. Artık çok sevdiği Taş Kahve’ onundur. Önce iki kahveyi birlikte işletir ama bir süre sonra küçük kahveyi satar. Artık sadece Resmo’dakine
benzeyen “Taş Kahve” vardır.

“Taş Kahve, inşasında kullanılan doğal sarımsak taşı, taş işçiliği,yüksek tavanı ve kolonsuz inşası ile dönemin en mükemmel mimari yapısıdır.Günümüzde bile binanın atmosferi daha adımınızı atar atmaz büyüler”.

Bu arada Hüseyin Bey Soyadı Kanunu ile “BARIŞ” soyadını alır. Annesi Adile Hanım vefat ettikten kısa bir süre sonra ise yine Girit mübadili olan Aliye Hanım ile evlenir. Yeni vatanda kök salınmaya başlanmıştır. Oğlu Ali Barış dünyaya gelir. Ne yazık ki Hüseyin Barış’ın mutlu evliliği 10 yıl sürer ve oğlu Ali Barış 3 yaşında iken yorgun yüreği durur.Hüseyin Barış’ın vefatından sonra Aliye hanım eşinden yadigar kalan “Taş Kahve”yi ve aileye ait tüm değerleri çok iyi koruyarak yeni nesillere aktarılmasını sağlar.

Şu anda “Taş Kahve” oğul Ali Barış’a ait ve ailesi ile birlikte “Dededen-toruna” uzanan bu tarihi mirası aynı şekilde koruyarak hizmet vermektedir.

Kırık bir aşk hikayesi(1981),Ayvalık



Yönetmen : Ömer Kavur
Senaryo Yazarı : Selim İleri, ...
Tür : Dram , Psikolojik , Duygusal
Süre : 93 93 dk.

“İşleri kötüye giden genç işadamı Fuat, ailesinin baskısıyla bir fabrikatörün kızıyla nişanlanır. Nişan töreninde gönülsüz davranışlar içinde bulunan Fuat köye yeni gelen edebiyat öğretmenini görünce ondan etkilenir. Fuat nişandan sonra her gün Aysel’i görmek için çaba harcar. Aysel başlangıçta mesafeli davranır. Fuat’la Aysel’in sevgileri günden güne gelişir. Fuat’ın mali durumunun giderek bozulması, Fuat’ın yakınlarının ve kasabalının baskısı üzerine Aysel bütün sorunların düzelmesi için gitmesi gerektiğini düşünür. Niyetine Fuat’a söyler ama Fuat baskılardan dolayı gitme diyemez”.

Kambur filmi(1973)Ayvalık




Yapım:1973 ~ Türkiye
Tür:Dram, Romantik
Yönetmen:Atıf Yılmaz
Oyuncular:Kadir İnanır, Fatma Girik, İhsan Yüce, Suzan Avcı, Danyal Topatan, Muazzez Kurdoğlu
Senaryo:Ayşe Şasa, Erdoğan Tünaş
Yapımcı:İrfan Ünal
Görüntü Yönetmeni:Kaya Ererez
Gösterim Tarihi:01 Mart 1973 (Türkiye)

Yaşadığı taşra kasabasında halk tarafından horlanan bir kambur kızla rastlantı sonucu karşılaştıkları gözleri görmeyen bir kemancının içli ve acı aşk öyküsü...


Duygularla doLu sıcacık bir fiLm..Fatma girik öyle bir oynamışkii..benim izlerken içim acıdı .. o nasıL bir aşktır..Kadir inanırın tam gençlik yıLLarı öylesine toyki..=) Ama Çok sevimlii..Küçük bir kasabada kambur kızla kör çocugun hikayesi anlatılmış..Kötü bir kadın suzan avcı..Onun kasabalılar tarafından dışlanması..bunları konu alıyor..Gerçekten içimde hissederek izledigim nadir Filmlerden bir tanesi..

Ayvalıklı bir arkadaşımın bu film hakkındaki düşüncesi:
 2. resmin olduğu mektup okuma sahnesinde gözyaşlarıma hakim olamadığım, eskinin güzelliğini, doğalllığını, saflığını, bulduğum, Ayvalık ve Cunda'nın 1970'lerdeki özgünlüğünü resmen yaşadığım duygusal&dram örneğindeki harika bir yapıt.

19 Haziran 2011 Pazar

Ayvalık Tımarhane Adası



Çamlık koyundan yukarı Şeytan Sofrasına dönmeyip devam ederseniz, Yarımadanın ucuna, yöredeki adıyla Tımarhane adasına çıkarsınız.

Rumların yaşadığı zamanlarda meyhanesi bol bir köymüş Ayvalık. Halkın yüzde 90’ı içki içen, delisi de bol bir köy. İşte bu yıllarda içkinin dozunu fazla kaçıranları, adanın yakınlarındaki Tımarhane adasına götürüp bırakırlarmış. Sürekli ve sert esen rüzgarda akılları başlarına gelenler tekrar halkın arasına karışırlar; gelmeyenler de rüzgarın çıkardığı seslerle biraz daha oyalanırlarmış.



Ayvalık’ta rüzgar ve meyhaneler şimdi de bol. Ama yüzyıllar öncesinin psikoterapi merkezi Tımarhane adası günümüzde delilere değil, yeşil doğası ve tertemiz sahili ile turistlere ev sahipliği yapıyor.

Çamlık koyunun sonunda, Şeytan Sofrası’nın eteklerinde ve yarımadanın ucunda yer alan Tımarhane adası yalnızca adıyla değil, tepede bulunan ilginç yapılı kayalarıyla da dikkati çekiyor. Girintili, çıkıntılı ve hemen dibindeki manastırı bir ahtapot gibi sarmış kayalar, rüzgarda garip uğultular ve sesler çıkarıyor, adeta ıslık çalıyor.



Adada görülen tek yapı küçük taş manastır. Birkaç kemerli pencere yuvası ve arkasında bir koridoru bulunan bu bakımsız manastır, günümüzde ağıl olarak kullanılıyor. Bölgeye hakim olan taş manastırdan Ayvalık Alibey Adası, Tavuk Adası ve Çamlık koyunun manzarasını seyretmek oldukça dinlendirici. Özellikle Ege’den esen rüzgar, yürüyüşe ve tırmanmaya meraklı doğaseverlere uygun bir ortam oluşturuyor. Rumların “Agia Paraskevi” dedikleri Çamlık koyundaki Sarımsak yarımadasının devamı olan Tımarhane adasına, Türkler “Taşlı Manastır” da derlermiş. 70 yıl öncesine kadar psikoterapi merkezi ve çiftlik binalarının da bulunduğu Tımarhane adası, Cunda adasına giden turistlerin mutlaka uğramaları gereken bir doğa harikası. Yöredeki bir diğer ilginç doğal güzellik ise Dalyan boğazı mevkiinin bir başka kıyısında yer alan “Deliklitaş”. Ortasındaki delik nedeniyle bu adı alan katran rengindeki Deliklitaş, Çamlık koyunun sığ bölümünde, kumdan oluşan bir dilin ucunda bulunuyor. Tekneyle giderseniz karaya oturmamaya dikkat etmelisiniz. Koyun içinde bir de balık üretme çiftliği yer alıyor.

Ayvalıkta Sualtı Dalış Sporu



İlçe civarı balıkadamlar tarafından oldukça tercih edilen bir dalış bölgesi. Mercan reefleri açısından çok renkli zengin dip yapısı bulunan deniziyle, sualtı fotoğrafçıları tarafından da tercih ediliyor.
Toplu veya özel kurslarla dalmayı öğrenerek Ayvalık’ın sualtı zenginliklerini keşfedebilir veya sualtı avcılığı yapabilirsiniz. Ayvalık’ta mercan reefleriyle birlikte toplam 60 dalış noktası bulunmakta. Hava koşullarının kötü olduğu dönemlerde bile dalış yapılacak noktaların bulunduğu Ayvalık’ta derin, akıntı, gece ve reef dalışları yapılabilir.


Tabii'ki Ayvalık'da dalış deyince Midilli'ye kadar yaklaşan irili ufaklı adalar topluluğunu düşünmemiz gerekmektedir. Sizlere öncelikle Ayvalık yöresine ulaşımla ilgili bilgileri aktarmak istiyoruz. Biliyorsunuz dalış gezileri genellikle hafta sonları tertiplenmektedir, bunun için en ideal zaman, Cuma akşamları dalış kulüplerinin düzenlediği otobüslü tura katılmak veya münferid olarak kendi aracınızla oraya varmaktır. Ayvalık'da şehir içinde kalabileceğiniz ekonomik otellerin yanı sıra dilerseniz biraz daha lükse kaçıp Cunda adasındaki yalı otelleride tercih edebilirsiniz, orada kalmanızın avantajını geceleri sahil lokantalarında sunulan güzel meze ve balıkları tadarak elde edeceksiniz. Malzemesiz gitti iseniz, her türlü ekipmanı tekneden temin edebilirsiniz, her şekilde dalış tüpü ve ağırlık sizlere tekneden verilecekir, günde 2 dalış sistemine dayalı bir program artı öğlen yemekleride ücreti teknelerden alınabilmektedir.


Ayvalık adalarının çokluğu dalış noktası seçeneklerimizi artırmakla kalmayıp, aynı zamanda rüzgar ne yönden eserse essin mutlaka bir tarafında sakin suları bulup teknemizi bağlama imkanı bulabilmekteyiz.Fakat açık denizde bulunan ve en iyi dalış noktaları olan mercan resiflerine, rüzgarlı ve dalgalı havalarda demirlemek pek kolay olmamaktadır.
Adaların etrafında her dereceden bröveli dalgıçların dalabileceği derinlikde yerler mevcut iken açık sulardaki belirli taşlar 30mt'den başladığı için SADECE DENEYıMLı VE ÜST DÜZEY SERTıFıKALI DALICILAR ıÇıN ELVERıŞLıDıR.

Şimdiler de Poseidon dalış okulu sahibi Mahmut Dönmez'in düzenlediği Ayvalık dalış gezilerine arkadaşlarla birlikte katılmaktayız ve otelimizin Cunda adasında olması bizlere dalış noktalarına daha erken varmamızı temin etmektedir. Kış aylarında denizsuyu ısısı 12¡-15¡lere düşmesine rağmen yaz ortas 3mm elbise ile dalabileceğiniz 20¡-25¡lere yükselmektedir.
Suda görüş mesafeniz, yakın zamanda yağmur yağıp yağmamasına bağlıdır, bir kaç gün evvel yağan yağmur görüş mesafesini asgariye indirmekte'dir, fakat yaz aylarında böyle bir sorun olmamaktadır.


Bütün denizlerimizde yaşanan ortak olumsuzluk buradada oraya çıkmaktadır. Dalıcılaran su altında görmek istedikleri canlı türleri, hatalı ve yoğun avlanma neticesi son derece azalmış olup, her sene bu açık giderek büyümektedir, tek tesellimiz Ayvalık yöresinde bulunan; Deli Memet, Ezherbey taşı ve Kerbela denen derin deniz dibi kayalıkları üzerinde bulunan ve dünyanın hiç bir yerinde rastlanmayan güzellikte Kırmızı Yelpaze Mercanları, az da olsa rastlanan böcek, orfoz ve mürenleri görebilmeniz mümkündür. Zaman içinde, atılan çapaların tahribatından bu bakir kayalarda nasibini alacak ve o güzelim koyu kırmızı mercanlar birer, ikişer yok olup, diğer yitiklerin arasına karışacaklardır.


Bütün dünyadaki dalış noktalarında, tekneler demir atmak yerine, dalınacak yöreye önceden hazırlanmış tonozların üzerindeki şamandıralara bağlanarak dalışlar yapılmaktadır. Böylece yöre korunmuş oluyor, bunun bir dezavantajıda tescillenen bu yerlere bütün dalış tekneleri gelip her tip dalıcıyı ticari maksatlarla aşağı yollayıp palet darbeleri ile tahribata sebebiyet vermektedirler.

Eski yıllarda anlatılan Ayvalık sularının balık zenginliklerinden artık eser kalmamıştır. görebildiklerimiz müren, mığrı, ahtapot böcek, karagöz sürüleri, birkaç orfoz, gelincik, lipsos ve gün balıklarından ibarettir. Ayvalığın turuncu sünger mercanlarıda çok popülerdir, yazın bazen mavi deniz analarını görebilirsiniz fakat uzak durmayı tercih edin yoksa çok kaşınırsınız!

Yörenin en popüler dalınacak adaları:Meline adası, ıncirli ada , Kız adası, Güneş adası, Kara oda, Batık sığlığı.Şimdiye kadar Ayvalık'da dalmadıysanız, bir hafta sonunuzu ayırıp bahsettiğim taşlara inmenizi öneririm, bazı dış ülkelerle boy ölçüşecek güzelliklerle karşılaşacaksınız! Aynı zamanda yörede güzel birde tatil yapmış olursunuz.

Ayvalık Zeytin ve Zeytinyağı


Beyaz güvercinin ağzında ki barışın simgesi Zeytin dalı. Her derde deva, sağlık mucizesi Zeytinyağı... İnsanlığın vazgeçilmez dostu, Zeytin ağacıyla tanışıklığı tam 8000 yıl öncesine dayanmaktadır.
Rivayete göre tufana yakalanan Nuh Peygamber'in gemisinden uçurduğu beyaz güvercin, bir süre sonra ağzında bir zeytin dalıyla geri dönerek, tufanın bittiğini haber vermiştir. Bu nedenle Zeytin dalı ve beyaz güvercin barışın simgesi olmuştur. Hristiyanlar zeytini talih ve barış işareti olarak kabul ederler, elçiler haber getirdiği zaman zeytin dalı takdim ederlerdi. Yunanlılar ve Romalılar, zeytin ağacının şerefli geleneğini, zeytinliklere girme, yetiştirme ve toplama işlemini yalnızca iyi ve dürüst insanların yapmasına izin vererek sürdürmüşlerdir.

Bugün Kral Minos'un Knossos'taki sarayında bulunan zeytinyağı küpleri ise M.Ö. 2500 yıllarında, Girit Adası'nın en önemli geçim kaynağı olan, zeytinyağı ticaretinin tanıklığını yapmaktadır.
Kuran'da da zeytinden mübarek bir bitki olarak bahsedilmiş, hurma, su ve zeytin ile iftar edilmesi tavsiye edilmiştir.
Bugün özellikle zeytin ağacıyla örtülü topraklarıyla Ayvalık, 2.5 milyon
zeytin ağacıyla Ege'nin zeytin başkenti durumundadır.

Ayvalık Şeytan sofrası




Şeytan Sofrası, Çamlık Orman Kampı’nın yukarısında. Çamlık Orman Kampı’nda dinlenebileceğiniz masalar, tuvalet, içme suyu ve telefon gibi hizmetleri bulabilirsiniz. Eski bir lav birikintisi olan şeytan sofrası tepesi yuvarlak bir sofraya benziyor. Demir kafes içinde şeytana ait olduğu söylenen kocaman bir ayak izi bulunmakta.


Şeytan Sofrası, Şeytanın Ayak İzi
Çam ormanlarıyla kaplı Ayvalık adalarına hakim yüksek bir tepe olan Şeytan Sofrası’ndan özellikle güneşin batışı izlenmeye değer. Tepede 1 adet lokanta bulunmakta.

Yuvarlak bir sofra biçiminde olan tepe oldukça sarp kayaların üzerinde. Şeytan Sofrası’ndan eşsiz bir manzara oluşturan gün batımını seyretmek için tepeye gitmek isteyenler Cumhuriyet meydanından kalkan dolmuşlarla ve Çamlık'tan sonra Sarımsaklı yolunun 1. kilometresinden sağa dönüp dar asfalt yolu takip ederek ulaşabilirler.
Şeytan Sofrasından Gün Batımı, Mutlaka izleyin...


Tavşan Kulakları Tepesi: Şeytan Sofrası’nın yanı başındaki tepe. Tepeye çıkıldığında, tavşan kulağı biçiminde, 3 insan boyu yüksekliğinde iki kaya ile karşılaşırsınız. Dipleri toprakta değil, yatay plakamsı bir kayanın üzerinde durmakta. Manzarası harika.

2 Haziran 2011 Perşembe

Alibey Adası (Cunda)



Alibey Adası ya da Cunda, idari bakımdan Balıkesir'in Ayvalık ilçesine bağlı bir ada. Ayvalık koyundaki Ayvalık Adaları olarak adlandırılan irili ufaklı 22 adanın içerisinde yerleşime açık tek ada Alibey'dir.Türkiye'nin Ege Denizi'nde bulunan 4. büyük adasıdır. (1.Gökçeada, 2.Bozcaada, 3.Uzunada) konumu gereği Batı Anadolu'da deniz yollarının kesişme noktasında bulunan bir ada'dır.

Tarihçe 
Cunda Adası'nın Ayvalık kaymakamlığına bağlanmasına dair 9 Aralık 1852 tarihli irade.Alibey Adası'nın bugünkü ismi, Kurtuluş Savaşı'nda padişahın 'Yunanlılara teslim olun' emrine karşı gelerek silahlı mücadeleye başlayan ilk birliğin kumandanı Yarbay Ali Çetinkaya'ya ithaftır. Ada daha önce Cunda ve Moshonisia (Kokuluada) isimleriyle tanınıyordu. Piri Reis'in Kitab-ı Bahriyesi'nde bahsettiği Yund Adalarının bu bölgeye ait olduğu tahmin edilmektedir.

Adanın nüfusu 2000 yılı itibariyle 3.000'dir. Ancak bu rakam yazın 20.000'e kadar çıkabilir. Adanın nüfusunun çoğunluğu Girit ve Midilli adalarından 1924 nüfus mübadelesi zamanında göç eden Türkler'den oluşmaktadır. Bu yüzden adanın yaşlı nüfusunun çoğu Rumca(Yunanca)'yı bilmektedir. Son yıllarda ada nüfusu, emeklilik günlerini sakin bir yörede geçirmek isteyen büyük şehir sakinleri tarafından arttırılmıştır.




Coğrafya
Alibey Adası'nın anakaraya bağlantısı iki ayrı köprü ile sağlanmaktadır. Dolap Boğazı mevkiinde 1964 yılında inşaa edilmiş olan Türkiye'nin ilk boğaz köprüsü, Alibey ve Lale Adalarını birleştirmektedir. Lale Adası ise anakaraya 1817 yılında denizin doldurulmasıyla yapılan 700 metrelik bir hemzemin bir köprü-yol ile bağlanmaktadır.

Geçim Kaynakları
Alibey Adası son yıllarda yerli turizm merkezleri arasına girmiştir. Özellikle sahil şeridindeki balık lokantaları ile bilinir. Günlük tekne gezileri sayesinde civar adalara ve adanın karadan ulaşılması zor bölgelerine gitmek mümkündür. Midilli Adası'na günü birlik seferler ise özellikle yaz aylarında yabancı turistlerin adaya ve Ayvalık'a gelmelerini sağlamıştır.

Ada halkının turizm yanında iki büyük geçim kaynağı vardır: zeytincilik ve balıkçılık. Ada zeytinleri özellikle zeytinyağı üretimi için uygundur. Ada kökenli bilindik zeytinyağı markaları arasında Patriça, Ada, Kürşat, Özgün sayılabilir.

1 Haziran 2011 Çarşamba

Ayvalık Tostu



Ayvalık Tostu
Yapılışı:Ayvalık tost ekmeği
Kaşar peyniri
sucuk
sosis (salçalı sosta pişirilmiş)
rus salatası(garnitür ve mayonezli)
domates
kornişon turşu (uzunlamasına ikiye bölünmüş)
Yapılışı:
Ayvalık tost ekmeğini ikili grup halinde kesin.Ortasını açıp kaşar peyniri ve sucuk dilimleri yerleştirin.Tost makinasında tostu hazırladıktan sonra makinadan alıp içini açın ve rus salatası,ikiye bölünmüş kornişon turşu,salçalı sosta pişirilmiş sosis ve dilimlenmiş domates ile içini doldurun .
Yemesi biraz zor olan (büyük ve içi çok dolu oluşundan)ama müthiş keyifle yenen bu tostu ben çok seviyorum.Artık büyük alışveriş merkezlerinin unlu mamulller bölümünde bulabildiğimiz ayvalık tost ekmekleriyle yapabiliyoruz.Ben bulamadığım dönemlerde uzun trabzon ekmeği ile yapıyordum.Bir tanesi ile doyabiliyorsunuz.İkindi öğünlerinde veya öğlen yemeği için harika bir yiyecek..
Hiç yemediyseniz ve denemediyseniz kesinlikle tavsiye ederim benim en sevdiğim aperatiflerden.
                                              Afiyetle...........